9 Mart 2019 Cumartesi

Söyleşi/Röportaj: UYGUR KIŞKIRTMASI, ÇİN’İ ARKADAN ÇEVİRME PROJESİ "Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN" (Almanya-02 Mart 2019 Röportaj: Mehmet ÖZAYDIN-KÖLN) - Prof. Dr. Anıl Çeçen, CHP’nin Atatürk çizgisinde olmadığını söyledi. ADD kurucularından Çeçen, yeni örgütlenmelerin yapılabileceğine işaret etti.

UYGUR KIŞKIRTMASI, 
ÇİN’İ ARKADAN ÇEVİRME PROJESİ
Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN 
Almanya-02 Mart 2019
Röportaj: Mehmet ÖZAYDIN-KÖLN

Prof. Dr. Anıl Çeçen, CHP’nin Atatürk çizgisinde olmadığını söyledi. ADD kurucularından Çeçen, yeni örgütlenmelerin yapılabileceğine işaret etti. Uygur kışkırtmasının, Çin’i arkadan çevirme projesi olduğunu anlattı. 
(MEHMET ÖZAYDIN/Almanya-KÖLN)
Atatürk Kültür Evi’nin davetlisi olarak, Köln’e gelen Prof. Dr. Anıl Çeçen, değişen dünya düzeni, Ortadoğu’daki gelişmeler, Halk Evleri ve Türkiye üzerine görüşlerini Aydınlık’a anlattı.
Ankara’da doğup büyüyen Çeçen, 70 yaşında bir bilim insanı. “Halk Evleri’ne 10 yıl, Halk Evi gibi çalışan sanat kuruluna 15 yıl, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)’nin kurucu Genel Sekreteri olarak 20 yıl, Türkiye’yi, Atatürk çizgisinde götürmek için, bir bilim adamı olarak çeşitli görevleri üstlendim” diyen Çeçen, şöyle konuştu: “Dünya değişiyor. Değişen süreç içinde biz dışlanıyoruz. Medyanın kontrolü hep küresel güçlerin elinde olduğu için ben ve benim gibi Atatürkçüler, Ulusalcılar dışlanıp, toplumun dışına itildi. Çalışmalarımız kamuoyuna yansıtılmadı. Dünya nereye gidiyor, bize nasıl yansıyor, biz ne durumdayız, dün nasıldı, Atatürk bu durumda ne yaptı? Bunları inceledim. Sonunda 30 kitaplık bir külliyatı gelecek nesillere bıraktım. Yazdığım kitapları genç kuşaklar okudu.”

30 sene ADD’yi kurduklarını anlatan Çeçen şunları kaydetti: “Avrupa’da 50’den fazla ADD var. Son 10 yıldır ADD şubeleri beni çağıramıyor. Neden? Çünkü kendilerine baskı var. Ya iç baskı, ya da dış baskı. Kendi kurduğumuz örgütten dışlanma noktasına geldiğimiz bu aşamada, artık bunların sebepleri üzerinde durmamız lazım. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir model ve biçim değişikliğine zorlandığı aşamada, Atatürk’ün devlet modeline sahip çıkmak, onun siyasi birikimini bugünün koşullarında gündeme getirmek, bu doğrultuda, Türkiye’nin kendini toparlayarak yoluna devam etmesini sağlamak için Atatürkçü derneklerin önemli bir görevi ve misyonu vardır. Hem siyasi partiler, hem de Atatürk’ün partisi işgal altındadır. Bu işgalin kalkması lazım. Ya bu işgal kalkacak, Atatürk’ün partisi gerçek rayına girecek, ya da yeni bir Atatürkçü parti Atatürk’ün ilkeleriyle yeniden doğacak.”

‘ATATÜRK’ÜN PARTİSİ DEĞİL’
Çeçen, CHP’nin bugünkü siyasi çizgisini eleştirdi: “Bugünkü üst yönetimin hiçbiri, Atatürk’ün partisinden değildir. Hep dışarıdan gelen insanlar, baskılarla partiyi ele geçirip, kuruluş iradesine ve Atatürk’e uygun, politika yapılmasını önlemektedirler.”

Çeçen, şöyle devam etti: “Anadolu’da yaşayanları şehirlere topluyorlar. Şehirleri göçe zorluyorlar. Ben önümüzdeki dönemde, Anadolu halkının, Müslüman ve Türk kesimin, önemli bir kesiminin Orta Asya’ya kaydırılacağı kanaatindeyim. Çünkü Avrasya boş. Anadolu’yu böylece Orta Asya’ya taşıyarak, Türkleri geri çevirecekler!Türkler Orta Asya’dan, ön Asya’ya gelmişti. Ön Asya’dan, Orta Asya’ya gönderilecekler ve Anadolu’ya, Amerikalıların, Batılıların, İngilizlerin, Yahudilerin gelip yerleşeceğini düşünüyorum. Büyük Ortadoğu Projesi olarak bu uygulanıyor. Ortadoğu’ya egemen olmak isteyen Yahudiler, Hıristiyanların bu doğrultuda Anadolu’ya egemen olmalarını istemedikleri içindir ki, alt kimlikleri hortlatarak, etnik kimlikler üzerinden eyalet, küçük eyalet devletçiklerini, Kudüs’e bağlayarak, Kudüs üzerinden bir bölgesel dederasyon, Ortadoğu Birleşik Devletleri gibi bir modeli gerçekleştirerek bu bölgede büyük İsrail projesini, Siyonistlerin istediği doğrultuda gerçekleştirmeye çalışıyorlar.”

‘BATICILIK TÜRKİYE’Yİ KURTARMAZ’
Çeçen, Batıcılık fikrinin zararlı olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Doğu Anadolu’daki ayrılma sürecini bugün Ege ve Trakya bölgesinde yaşıyoruz. Ankara giderek, dini bir kimliğe sürüklenmesi noktasında. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran laik kesimler, Türkiye’de yaşayan, gayri müslim kesimler, Trakya ve Ege’de ayrı devletler kurarak, Avrupa ile bütünleşme arayışı içine girme çabası içindeler. Eskiden bunu gizli yapıyorlardı. Şimdi açıkça yapıyorlar. Anadolu’nun bölünmesi sadece Doğu’dan değil, Batı Anadolu’dan geliyor. Batıcılık Türkiye’yi kurtarmıyor.

‘TÜRKİYE AYAKTA KALMALI’
“Türkiye’nin hem ayakta kalması lazım, hem de Batı medeniyetinin yaratıcısı olan Avrupa’nın, sahip olduğu medeniyet birikimini bugüne taşıması. Bugüne taşırsa Amerika, Venezuela’ya saldıramaz. Avrupa burada çok kilit bir role sahip. Avrupa bu yeni dönemde ya o kilit rolünü yerine getirecek, ya da yeni bir 3’üncü Dünya Savaşı senaryosuna alet olacak. Bakın bir cephe, Ortadoğu’da, Arap NATO’suyla gündeme geliyor. Amerika tarafında mevcut NATO çöktü. Amerika’nın yolları ayrıldı. Türkiye ile anlaşamıyorlar. O nedenle, Türkiye’nin işgalini konuşuyorlar, gelinen noktada. Bir tarafta, Amerika Ortadoğu’daki darbe ile Suudi Arabistan’ı ele geçirerek, Arapları bir araya getiriyorlar. Öbür tarafta da, Avrupa buna karşı Avrupa ordusunu, NATO’sunu kurmak zorunda kalıyor.”

UYGUR KIŞKIRTMASI
Çeçen, “Doğu Türkistan’ı kışkırtarak, Çin’i arkadan çevrelemek, Çin’i Asya içlerine çekerek, Pasifik Okyanusu’na yönelmesini önleme taktiği yapıyorlar” diyerek şöyle konuştu: “Amerika burada, Çin’i arkadan çevirerek, bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. O noktada Avrupa’nın, Orta Doğu’ya girmesini önlemek, Almanya’nın, Avrasya’da etkin olmasını önlemek üzere, Polonya’yı devreye sokarak Almanya’nın önünü kesmeye çalışıyorlar. Doğu Avrupa problemi, Almanya ve Rusya’nın önünü açıyor. Amerika ve İsrail ikilisi, bunu önlemek üzere Polonya’yı yeniden devreye sokuyorlar. Çünkü Türkiye’yi kullanarak, yeni dönemde Türkiye üzerinden kendi politikalarını uygulayamayacaklarını gördüler. Doğu Türkistan meselesi, Çin’i, arkadan çevirme projesinin, Ortadoğu’da başlayan terör olaylarının bir uzantısı olarak gündeme geliyor. Ortadoğu’daki terörü, Orta Asya’ya taşıyorlar. Doğu Türkistan’ı kışkırtarak, Çin’i arkadan çevrelemek, Çin’i Asya içlerine çekerek, Pasifik okyanusuna yönelmesini önleme taktiği var ki, Amerika burada, Çin’i arkadan çevirerek, bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. O noktada Avrupa’nın, Orta Doğu’ya girmesini önlemek, Almanya’nın, Avrasya’da etkin olmasını önlemek üzere, Polonya’yı devreye sokarak Almanya’nın önünü kesmeye çalışıyorlar.”

Trump’un ‘Avrupa bizim düşmanımızdır’ sözünü hatırlatan Çeçen, “Trump ikinci Hitler olacak. Savaş başlatıp dünyanın başını yakacak. Onun için getirildi. Her türlü çılgınlığı yapabiliyor. Trump, Amerika’yı emperyal bir güç olarak geleceğe taşırken, Avrupa’yı karşısına alıyor. Ama gelecekte rakibi olacak Çin’i de karşısına alıyor. Çin ile İngiltere’nin birlikteliği, karalar üzerinden İpek Yolu Projesi’yle, Asya ve Avrupa Pekin ile Londra, birleşirse, Amerika devre dışı kalıyor. Devre dışı kalmamak için, Amerika, Ortadoğu’dan ayrılmayacaktır” dedi.

Çeçen, olası bir savaş durumunda yaşanacaklara ilişkin tahminini şöyle anlattı: “Savaşın terör üzerinden, Doğu Türkistan’a yönlendirilmesi demektir ki; Amerika Ortadoğu’da savaş çıkarmak zorunda ve Orta Asya’ya sokmak zorunda. Savaş Ortadoğu’ya girerse, hem Çin’i parçalar, hem Rusya’yı parçalar, İran’ı dağıtır. Türkiye’yi zaten çoktan dağıtır, o zamana kadar, böyle bir süreçle karşı karşıyayız. Avrasya’nın geleceği tartışma konusudur. Rusya mı egemen olacak, Çin mi... Amerika savaşla bu bölgeyi parçalayacak mı? Avrupa ile Türkiye’yi tekrar karşı karşıya mı getirecek? Bütün bu oyunlar oynanıyor. Bunlar dış dinamikler. İç dinamikler ne yapıyor?”

ÖRGÜTLENME ŞART
İlerleyen dönemde Halkçılık ve Milliyetçiliğin daha öne çıkacağını söyleyen Çeçen, şöyle devam etti: “İç dinamiklerin bir görevi vardır. Önce kendi ülkelerinde barışı sağlamak, önce kendi devletlerini güçlendirmek, kendilerini toparladıktan sonra dışa açılmaktır. Önümüzdeki dönemde, etnik kavgayla devletleri parçalayıp eyaletlere bölme oyunu devam ettiği noktada, halkçılık, milliyetçilikten daha fazla ön plana çıkacaktır. Milliyetçilikle milli devletlerin çıkarını koruyabilirsiniz. Ama bu yetmez. Etnik kavganın önlenmesi için, mutlaka, halkçılık’ın da örgütlenmesi gerekiyor.”

‘YENİ ÖRGÜTLENMELER GÜNDEME GELEBİLİR’
Çeçen, ADD’lerin Atatürkçü bir çizgide olmadığını anlattı: “Geleceğe dönük barış üretebilmenin yolu, yeni bir halkçılık anlayışının geliştirilmesi, halk evcilik anlayışıyla toplumların kucaklanması, geleceğe dönük barış içerisinde birlikte yaşama zorunluluğunu gündeme getiriyor. Halk evleri birikimi, ADD örgütlenmesiyle bugünlere geldi. Yarın bunlar yeterli olmazsa, halk evleri bu etnik kavgadan uzaklaşmazsa, ADD’ler, Türkiye’yi yeterince, Atatürkçü bir çizgide temsil edemezse, bu birikimi bugüne taşıyamazsa, Atatürk birikimi ve geleneği, yeni örgütleri gündeme getirir.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder