ANKARA KALESİ
BRiCS DUVARI EMPERYALİZME KARŞI
Son aylarda birbiri ardı sıra gündeme gelen uluslararası kongreler ve toplantılar sürüp giderken, bugünkü dünya siyaseti normal koşulların ötesinde gelişmeler göstermektedir. Ülkeler ve devletler arası ilişkiler geçmiş dönemlerdeki gelişmelerin devamı olarak sürüp giderken, dünyanın değişik kıtalarında birbiri ardı sıra öne çıkan toplantılar ve kongreler üzerinden dünya siyasetinin eskisinden farklı çizgilerde gelişmelerin yönlendirmesiyle birlikte, yeni dünya düzeni arayışlarının beklenmeyen ya da istenmeyen çizgilere doğru kaydırmalar gösterdiği görülmektedir. Yapılan toplantıların ev sahibi büyük ülkeleri öne çıkardığını ve toplantı merkezi ülkelerin komşu ülkelerle ya da belirli tasniflere göre biçimlendirilen bölge ülkelerinin katılımlarıyla, uluslararası alanda eskisinden çok farklı yeni arayışlara giriştikleri gözlemlenmektedir. Belirli kıtalar ya da bölgelerin dışına çıkan başka gruplaşmaların da yeni dönemde öne çıkarak evrensel düzeyde yeni ittifaklar üzerinden daha farklı yapılanmaları gündeme getirdiği anlaşılmaktadır. Bugün gelinen aşamada iki yüzü aşkın ulus devletin dünya haritası üzerinde yer alarak, diğer ülkeler ile karşılıklı ya da yakın mesafelerde duruş sergiledikleri ve son yıllarda bu çizgide ortaya çıkan yeni girişimler aracılığı ile dünya kamuoyuna yansıtılmaktadır. Bu tür gelişmeler sayesinde öne çıkan devletlerarası yeni ilişkiler hem bütün devletlerin içlerinde geliştirdikleri özel politikalarını, hem de komşu ülkeler üzerinden bölgesel ya da evrensel arayışlarına uygun bir çizgide eskisinden çok farklı yeni durumların ortaya çıkmasına da yardımcı olmaktadırlar. Dünya gündemi sürekli bu tür oluşumlara açık bir biçimde ilerleyip gelişirken, toplantı trafiği ya da büyük ülkelerin ağırlığını koyduğu kongreler üzerinden güçler dengesi öne çıkarılarak, bu duruma göre yeni yapılanmalara yardımcı olan oluşumların uluslararası arayışların yeni biçimlenmesinde son derece etkin oldukları görülmektedir.
Balkanlar,
Karadeniz, Kafkaslar, Afrika ve Orta Doğu bölgelerinin çeşitli ülkelerinde
sıcak çatışmaların yükselişe geçtiği bir aşamada, 22-24 Ağustos 2023
tarihlerinde Güney Afrika’nın önde gelen Anglo-Amerikan kenti olan
Johannesburg’da bir araya gelen BRİCS ülkeleri, yeni dönemin çeşitli
sorunlarının ele alındığı bir yeni zirve toplantısı yapmışlardır. 15. Zirve
toplantısını yapan BRİCS örgütü uluslararası alanda batı emperyalizminin
karşıtı bir çizgide gelişmeler gösterirken, bugün gelinen noktada uluslararası
ekonomik ve siyasal gelişmelere uygun bir biçimde hareket ederek, son yıllarda
değişmiş olan uluslararası dengelerin yeniden kurulabilmesi için, son yıllarda
önemli adımlar atmıştır. Batı emperyalizminin dışında kalan doğu ve güney
ülkeleri içinde yer alan büyük devletlerin bu alanda öne geçerek bir an önce
ortaya çıkan dengesizliklerin altında kalarak ezilip yok olmaya doğru
sürüklenmelerini önleyebilecek girişimlerden birisi olarak ortaya çıkan BRİCS
yapılanmasının, zaman içerisinde önemli adımlar atarak soğuk savaş sonrasında
yok olup giden eski dengelere benzer paralel girişimlere kalkıştığı
görülmektedir. Daha çok güney ve doğu bölgelerinde etkin olan bölgenin büyük
devletlerinin öncülüğünde önce bir araya gelinerek batı emperyalizmine siyasal
ve ekonomik açılardan alternatif arayışları, BRİCS örgütü aracılığı ile öne
sürülerek yeniden eski dengelere uygun ve paralel girişimlerin gündeme gelmesi
için fırsatlar yaratılmaya çalışılmıştır. Güney Afrika Birliği topraklarında
tarihi bir zirve toplantısını başarıyla tamamlayan BRİCS örgütü içinde
bulunulan bugünkü ekonomik ve siyasal sorunları ile boğuşan bu örgüt, aynı
zamanda hem kendi örgütünün iç sorunlarıyla birlikte, batı emperyalizmine karşı
yeni bir yapılanmaya yönelen gelişmekte olan ülkeler içinden kendisine üye
olabilecek diğer orta boy ve büyük ülkeler içinden yeni aday ülkeleri seçerek
batı dünyasının karşıtı bir yeni oluşumu uluslararası alana yansıtmıştır. Batı
dünyasının önde gelen büyük ülkeleri arasında kurulmuş bulunan bugünkü
kapitalist düzenin eskisi gibi işlememesi ve yeni dönemde büyük ve küçük
ülkeler arasındaki gelir dağılımının eskisine oranla daha kötü bir çıkmaza
sürüklenmesi çerçevesinde, BRİCS örgütü son toplantısını başarıyla bitirmeye
çalışmıştır.
BRİCS
ve Afrika başlığı altında yapılan Johannesburg toplantısında 94 maddelik bir
bildiri yayınlanarak ve üye devletler arasındaki ortaklık statüsünün değişen
koşulları dikkate alınarak yeni bir yapılanmaya gidilmek istenmiştir. BRICS’in
yeni üyelik ve ortaklık statüleri yeniden belirlenirken, aynı zamanda yeni
dönemde birlikte hızlandırılmış büyüme ile birlikte sürdürülebilir kalkınma
çabasının sonuç verebilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Yeni BRİCS
deklarasyonunun ara başlıkları olarak kapsayıcı çok taraflı örgütlülük, iş
hayatında kadınların yeri, iklim krizi, barış ve kalkınma ortamlarının üye
ülkeler arasında teşvik edilmesi, karşılıklı hızlandırılmış büyüme için
ortaklık, insanlar arası değişim çalışmalarının derinleştirilmesi ve kurumsal
gelişim başlıkları kullanılmıştır. Emperyalizmin ağır baskıları altında
sömürgelikten kurtulamayan Afrika ülkelerinin muhtaç olduğu destek ve
yardımların belirli bir program çerçevesinde, Asya ve Afrika ülkelerine
sağlanması konularında BRİCS örgütü kendini yenileyerek, bu gibi ana sorunların
üst düzeyde çözümler yaratması çabalarına eski zirvelere oranla daha fazla yer
verilmiştir. ABD merkezli batı kapitalist sisteminin dolara dayanan yapılanması
yüzünden bütün dünya ülkelerinin fazlasıyla rahatsız olması gibi istenmeyen bir
durum ortaya çıktığı için, BRİCS zirvesindeki ana tartışma konularından birisi
dünya ticaret sistemi içinde yeni para rejiminin nasıl yenilenmesi gerektiği
tartışılmıştır. ABD hegemonyasının sağladığı dolarizasyon uygulamalarının
yarattığı haksızlıklardan kurtulmak isteyen üye ülkeler alternatif bir para
sistemi getirilmesi için yeni seçenek arayışlarına yönelmişlerdir. Dünya
ülkeleri arasında giderek gelişmekte olan ticaret sisteminin, emperyalist
sömürü uygulamalarından kurtulabilmesi için yerel ve ulusal para birimlerinin
daha fazla kullanıldığı yeni bir adil düzenin oluşturulabilmesi çerçevesinde,
teşkilata üye olan ve gelecekte üye olacak aday ülkeler arasında yeni
yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılmıştır. Tüm BRİCS üyeleri için ortak bir para
biriminin oluşturulması ile birlikte Dolar, Euro ve Sterlin gibi batı kaynaklı
para sistemlerinin sona erdirilmesi karara bağlanmıştır.
Bütün
Asya ve Afrika ülkelerinin temsilcilerinin katıldığı zirve toplantısında aday
ülkeler arasından yeni üyeler seçilerek örgütün güçlenmesine öncelik
verilmiştir. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın katımlarıyla
kurulmuş olan BRİCS örgütü altı yeni devletin örgüt üyeliğine kabul
edilmesiyle, yeni dönemde daha güçlü bir biçimde batı emperyalizminin saldırı
ve baskılarına karşı çıkarak, daha adil bir yeni dünya düzeni için mücadele
etmeye devam edeceklerdir. Yirmiye yakın ülke örgüte tam üye olmak için
başvuruda bulunmasına rağmen, genel kurul toplantılarında konu ele alınarak
tartışılmış ve Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Arabistan ve Birleşik Arap
Emirlikleri altı yeni üye olarak resmen ilan edilmişlerdir. Dünya
konjonktüründe yeni ortaya çıkan gelişmelerin etkisi ile yeryüzünde bulunan
ülkeler arasında bir jeopolitik ve stratejik değerlendirmeler yapan örgüt genel
kurulu, Arjantin ile Güney Amerika’ya, Mısır ve Etiyopya ile Afrika kıtasına,
Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin üyeliklerine öncelik tanırken,
örgüt yönetimi uluslararası alanda son aşamada gündeme gelen yeni jeopolitik
gelişmeleri esas alarak bir değerlendirme yapmıştır. İnsan topluluklarını
emperyalizmin kıskacından kurtaracak özgürlükçü bir yaklaşıma olan gereksinme
giderek artarken, Hindistan, Çin, Rusya ve Brezilya gibi büyük ve kalabalık
devletlerin dünyanın genel gidişi doğrultusundaki destek sağlayıcı çabalarını
artırarak ve batılı kapitalist ülkelerin önlerini keserek denge sağlayıcı
girişimlerde bulunmaları gerekmektedir. Batının dışında kalan dört büyük
devletin öncülüğünde kurulmuş bulunan BRİCS örgütünün yeni dönemde Arjantin,
Mısır, Arabistan ve Etiyopya gibi ikinci derece büyük devletlerin katılmasıyla
birlikte, batı emperyalizminin önüne daha büyük bir duvar seddi çekilmiş
bulunmaktadır. Emperyalizme karşı bir büyük dayanışma ile yaratılan bu
örgütlenmenin beklenen küresel dengeleri oluşturabilmesi için yeni bir küresel
düzenin yaratılması gerekmektedir. Bütün kararlarını oy birliği ile alan bu
yeni örgütün verdiği kararların başarıyla uygulanabilmesi için, üye ülkeler
arasında sıkı bir dayanışma kurulması beklenmektedir. Küresel saldırganlıklara
karşı insanlık ölçülerine dayanan bir denge kurmak BRİCS örgütünün hedefidir.
Üçüncü dünyanın bağlantısızlar hareketinin yansımaları bu örgütü etkileyerek
yönlendirmiştir. Bu çerçevede bugün bu örgütün uluslararası alanda etkilerinin
artırılması gerekmektedir.
Sovyetler
Birliğinin yıkılmasından sonra soğuk savaş biterken bir de iki kutuplu dünyanın
son aşamasına gelinmiş ve bu doğrultuda batı uygarlığının dayatmaları ile tek
kutuplu bir dünyaya doğru gidiş ve yönelmeler batı merkezlerinde öne çıkan bir
beklenti olarak değerlendirilmiştir. Ne var ki, sosyalist sistemin çöküşünden
bu yana neredeyse yarım yüzyıllık bir zaman dilimi geçmesine rağmen
emperyalistlerin peşinde koştukları insanlığı köleleştirecek boyunduruk düzeni
halen kurulamamıştır Tek merkezli bir büyük dev yapılanma hedeflenirken yüz yıl
önce hazırlanmış olan ABD merkezli tek kutuplu dünya düzeni kurulamamıştır. İki
yüzden fazla devletin yeryüzü haritasında yer aldığı tek kutuplu bir alternatif
küresel düzen tekelci şirketlerin bütün çabalarına rağmen ABD öncülüğünde bir
küresel imparatorluk bir türlü bugünkü koşullar altında kurulamamıştır. Böylesine
bir durum ortaya çıkınca bunun üzerine alternatif arayışlarda öne çıkmıştır.
BRİCS böylesine bir arayışın ürünü olarak gündeme gelince, zengin ülkeler
arasındaki dayanışma ya da ortaklıkların kurulması daha geniş boyutlarda
tartışılmaya başlanmıştır. Alternatif arayışların daha da öne çıktığı bir
aşamada dünya yeniden iki kutuplu bir düzene doğru kaymaya başlamıştır. G-20
başlığı altında bir araya gelen zengin ülkelere karşı, Afrika ve Asya’nın
yoksul ülkelerinin dayanışma ve birlik oluşturma girişimleri giderek zaman
içinde öne çıkmıştır. Batılı ülkelerin kendileri için oluşturdukları korumalı
çıkar düzenine karşı insanlık yeniden iki kutuplu dünya düzeni kurma aşamasına
gelmiş bulunmaktadır. BRİCS örgütünün en son olarak kurulduğu yeni aşamada
zengin ülkelerin G-20 örgütüne karşı, yoksul ülkeler de kendi çıkarları
doğrultusunda bir gelişmekte olan ülkeler gruplandırması gündeme gelirken, BRİCS
çatısı altında bir araya gelerek kalıcı bir yeni Birleşmiş Milletler
örgütlenmesine olan gereksinme giderek daha da artmaktadır. Yeni dönemde
uluslararası örgütlenmeler açısından bir değerlendirme yapıldığı bu aşamada dünya
zenginler ve yoksullar olarak ikiye bölünmekte ve böylece yeniden iki kutuplu
bir dünya arayışı gündeme gelmektedir.
BRİCS
örgütü insanlığı iki kutuplu yeni bir küresel düzene doğru sürüklerken zenginler
ile yoksulların kendi çıkarları doğrultusunda örgütlenerek mücadele yollarına
başvuracakları anlaşılmaktadır. Tarihin her döneminde güçlüler-zayıflar ayırımı
yapıldığı gibi bugün de
zenginler-yoksullar ayırımı yapılmakta ve bu doğrultuda dünya ülkeleri
bir araya gelerek yeni bir kamplaşma modeline girerken, aslında bir anlamda
yeni dünya düzeninin kendiliğinden gelişmekte olan alternatif modeli de ortaya
çıkmaktadır .Belirli konular ya da ilkeler çizgisinde birliktelikler oluşurken,
aynı bölge, havza ya da uzayıp giden toprakların komşuları düzeyinde yeni
birliktelikler ya da örgütlenmeler bir biri ardı sıra öne çıkmaktadır. İki
dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan uluslararası birliktelikler de ya bölgeler
ya da ilkelere dayalı küresel yapılanmaların birbiri ardı sıra öne çıktıkları
görülebilmektedir Zengin ülkelerin yer kürenin batı ve kuzey bölgelerinde bir
araya gelerek toplandıkları görülünce, zenginlerin merkezi olan dünyanın kuzey
ve batı bölgelerinde, zengin ülkeler dayanışmaları ya da birliktelikleri
kendiliğinden öne çıkmaktadır. Yer kürenin ekvator ya da diğer hatlar üzerinden
bölümlenmesi de bu tür dayanışmaların içerisinde bölgesel gruplar olarak dünya
sahnesine yeni katılımları öne çıkarabilmektedir. Batı ülkeleri batı bloku ya
da kuzey ülkeleri bir kuzey birliği oluşumunu hedefleyerek dünya sahnesinde yeni
dayanışma örgütlenmelerinin örneklerini verirlerken, zengin kuzey ülkelerine
karşı güneyin yoksul ülkelerinin ya da gene gelişmiş batı ülkelerine karşı
çizgide doğunun terk edilmiş yoksul ülkelerinin devreye girerek Şangay örgütü
gibi bir batı karşıtı yapılanmayı yeni bir alternatif olarak öne
çıkarabilmektedir. Çin’in önderliğinde Şangay örgütü kurularak harekete geçince,
Hindistan-Rusya ve Brezilya gibi çok büyük devletlerin gelişmiş batı ve kuzey
birlikteliğine karşı az gelişmiş ya da gelişmekte olan devletleri içine alan
yeni bir birliktelik olarak ya da bir güney ve doğu ülkeleri birliği olarak, BRİCS örgütünün
dünyanın en geniş topraklarına sahip olan Brezilya, Rusya ve Hindistan’ın
öncülük ettiği bir güney ve doğu birlikteliği görünümünde dünya haritası
üzerinde meydana çıktığı açıkça görülmektedir. BRİCS örgütü bir anlamda kuzey
ve batının küreselleşmesine denge arayışı çizgisinde, Brezilya öncülüğünde bir
küresel güneyin ortaya çıkışıdır. Çin ve Hint birlikteliği Brezilya’nın
katılmasıyla birlikte küresel güney doğuyu yaratmıştır.
Yeni
dünya düzeni yeryüzü haritaları üzerinde biçimlenirken, harita üzerindeki
yönlerin belirlenmesiyle doğu-batı ve de kuzey-güney eksenleri üzerinde yeni
bölgesel yapılanmalara doğru dünya ülkeleri adım atmaktadır. Yeryüzünün
kuzeyinde ya da batısında olduğu gibi güneyinde ve doğusunda da aynı biçimde
bölgesel yapılanmalar ortaya çıkmakta ve bu doğrultuda kuzeylilik ya da
güneylilik gibi bölgesel tanımlamalar üzerinden insanlar harita üzerindeki jeopolitik
tanımlamalara göre gruplanmaktadır. Kuzey kutbu ile güney kutbu arasında yer
almakta olan yer küre olarak dünya yusyuvarlak bir top biçiminde günlük dönüş
seyrini sürdürerek tamamlama peşinde sürüklenirken, kuzeye karşı güneyin,
batıya karşı da doğunun öne geçerek tam anlamıyla bir küresel topun dönüş seyri
devam etmektedir. Böylesine bir gelişme sonucunda kuzey ülkeleriyle doğu
devletlerinin ya da batı ülkeleriyle güney devletlerinin bir araya gelerek yeni
bölgesel ya da küresel birliktelikler ile beraber daha farklı uluslararası
örgütlenmelere yönelebildikleri anlaşılmaktadır. İki dünya savaşı sonrasında
yeni bir dünya düzeni kurulurken, yer kürenin yönlere ve bölgelere bakılarak
yeniden bölümlendirilmesi ya da tanımlanması yeni dünya düzeni arayışları
sürecinde gündeme gelirken, küresel ya da bölgesel birlikteliklerin BRİCS
örneğinde olduğu gibi, kurucu ya da katılımcı ülkelerin isimlerinin baş
harflerinin yan yana getirilmesiyle daha özgün bir isim yaratılabilmektedir.
BRİCS örgütü önce Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çinin katılımlarıyla kurulmuş
daha sonraki ikinci aşamada ise eski bir İngiliz sömürgesi olarak Güney Afrika
Birliği, batı dünyasının temsilcisi olarak bu çok yönlü yapılanmaya üye olarak
alınınca, güney Afrika’nın baş harfi olan “S”harfinin örgütün ismine
eklenmesiyle birlikte bu uluslararası
kuruluşun adı BRİCS olarak
değiştirilmiştir . Şimdi gelinen yeni aşamada 6 adet büyük ve orta boy devlet
güney bölgesinin içinden seçilerek, örgütün genel kuruluna tam üye statüsünde
katılma hakkını elde etmişlerdir. Brezilya’yı yalnız bırakmamak için Arjantin, Afrika’yı
temsilen Etiyopya, Arap dünyasının temsilcisi olarak Mısır ve BAE, Şii
dünyasının temsilcisi olarak İran, örgüte yeni aşamada tam üye oldukları için
BRİCS örgütü artık 11 üyeli bir uluslararası organizasyon olarak genişleyerek
daha güçlü hareket etme şansını elde etmiştir. Ne var ki, örgütün ismi kuruluş
aşamasında kurucu büyük devletlerin isimlerinin baş harflerinin
birleştirilmesiyle elde edildiği dikkate alınırsa, o zaman yeni katılan üye
devletlerin isimlerinin baş harflerine uygun ya yeni bir isim konacak ya da
diğer çok uluslu örgüt isimlerine benzer yeni bir simgesel ad konulabilecektir.
Büyük
devletler dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya alışkın oldukları
için farklı isimlere yönelerek uluslararası kuruluşları kendi damgaları altına
almak isterler. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler ise devlerin
çekişmeleri altında kalmamak ve çatışmalarda ezilmemek için ülkelerin hasım ya
da rakip yapılanmamalara girmemeye çalışmaktadırlar. Küçük ve orta boy ülkeler
kendi çıkarları açısından her ülke ile özgürce ticari ya da siyasal ilişkilere
girebilmek için çaba sarf ederlerken, büyük devletler kendilerini uluslararası
ilişkilerin tam ortasına koyarak hareket ederler ve bu doğrultuda da uluslararası
ilişkilerde hegemonyacı bir tavır izleyerek birbirleriyle rekabete
kalkışabilirler. Büyüklerin hegemonyacı yaklaşımlarına karşılık, küçük ve orta
boy devletlerin her zaman için denge arayıcı ve büyükler arasındaki
sürtüşmeleri önleyici çizgide birliktelik veya ortak tavır ortaya koyabilirler.
Bu tür çekişmelerde diğer devletler kendi çıkarları için arayışlarını sürdürür
ve uluslararası alanın açık bölmelerinde yeni arayışlarına devam edebilirler.
Bu gibi arayışlar ve girişimlerin sonuç vermediği aşamada, bazı büyük ülkeler
hegemonyacı politikalarını öne çıkararak çeşitli devletleri iş birliği ve farklı
ortaklıklar üzerinden kendilerine bağlayarak iki kutuplu ya da çok kutuplu
dünya düzeni sürecinde giderek çatışmalar ya da savaşlara dönüşebilecek
kamplaşmalar ve kopmaların önünü açabilir. Gelinen yeni noktalarda
kutuplaşmalar ortaya çıkabilmekte ve böylesine oluşumların öne geçtiği
aşamalarda ise, kutuplaşmaların sert bir biçimde kamplaşmalara dönüştükleri
veya sıcak çatışmalara doğru kayma gösterdiği görülebilmektedir. Yeni dünya
düzeni oluşturma aşamasında tek ya da iki kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir
yapılanmaya doğru ortaya çıkan gelişmelerin barış yerine savaşlara yol
açabileceği gündeme gelebilmektedir. BRİCS örgütü çok kutuplu dünyada iniş ve
çıkışlarla uğraşırken bazan çeşitli yaklaşımların çatışması yaşanmaktadır.
Bütün
örgütler ya da kuruluşlar gibi BRİCS örgütü de genişlemeye doğru yönelince, son
zirve toplantısında yeni üyelerin katılmalarıyla BRİCS örgütü çok renkli bir
katılım modeline kaymıştır. Suudi Arabistan ile İran, Mısır ile BAE, Rusya ve
Çin gibi tercihleri birbirinden çok farklı hatta birbirine karşı zıt çizgide
olan ülkelerin çok kutuplu bir dünyanın öncüsü konumundaki BRİCS örgütünün
içinde ne gibi gelişmelere yol açacağı şimdiden bir merak konusu olarak öne
çıkmaktadır. Avrupa Birliği ya da batı ülkelerinin oluşturduğu birliktelikler
devam ederken, Şangay Örgütü ya da BRİCS gibi uluslararası kuruluşların çatısı
altında üye devletlerin farklı çatılar altında haklarını aramaya yönelmeleri,
dünya ülkeleri arasında ciddi anlamda çelişki ve çatışmalara yol açabilecektir.
Rusya’nın BRİCS örgütü içinde hegemonyasını taşıyarak öne çıkmasıyla birlikte
Endonezya gibi bir gıda ve tarım ülkesinin BRİCS üyeliğine kabul edilmemesi
gibi olumsuz bir durum ortaya çıkmıştır. İran ile Arabistan arasındaki
gerginliklerin de bu örgütün çatısı altına taşınması Doğu-Batı ve de
Kuzey-Güney eksenlerinde çok yönlü hareket ederek yeni dünya düzeninin öncüsü
olmaya çalışan bir örgüt olarak BRİCS teşkilatını zor durumlara sürüklemektedir.
Rusya’nın örgüt içinde gücü giderek artarken, Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan
savaş olayları Çin, Hindistan, Brezilya gibi büyük ülkeler ile eski üçüncü
dünyacı Arabistan, İran ve BAE gibi devletleri de rahatsız etmektedir. Çok
kutuplu dünya düzeninin giderek gelişmesi ve yeni sıcak olayların böylesine
çelişkili bir biçimde birbiri ardı sıra devreye girmesiyle birlikte kaotik bir
ortam kendiliğinden gündeme gelerek, BRİCS örgütünü diğer uluslararası
kuruluşlar gibi inişli çıkışlı bir istikrarsız ortama doğru sürüklemektedir. Böylesine
bir durumda batılı bankaların kredi ve destek olanaklarından yararlanan
gelişmekte olan ülkelerin batı dünyasına doğru yeni bir yöneliş aşamasına
gelirken, gelişmekte olan ülkelerin Batılı banka ve kredi kuruluşlarının
sağladığı yeni olanaklar çerçevesinde, eskisinden farklı bir çizgide
girişimlerde bulunacağı şimdiden tahmin edilebilmektedir. Çok kutuplu dünya
düzeni giderek yeni merkezlerin oluşumu ile zenginleşirken, ülkeler ve
devletler hem eski hem de yeni ilişkileri ile uğraşarak istikrarsız bir duruma
sürüklenmektedirler. Bu gibi karışık durumların devletlerarası karışıklıklara
yol açması durumunda kaos oluşumları hızlı bir şekilde gelişerek uluslararası
düzenleri ve ilişkileri bozabilmektedir.
Birleşmiş
milletlerin dünyayı yönetme görevini tam olarak yapamaması nedeniyle, yeni
kuruluşların gündeme gelmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak öne çıkmıştır. BRİCS
konumunda bir küresel örgütün kurularak devreye girmesi, dünya ekonomisinin ve
buna dayalı olarak da küresel sistemin sona ermesi gibi yeni bir tür değişimi
gündeme getirmektedir. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında ABD merkezli
dolara dayalı dünya sisteminin kurulmuş olması, hem ABD’yi ve parası olan
doların üstün konumda olmasını belirlemiştir. Eski dünya imparatorluğunun
kurucusu olan İngiltere’yi yanına alan, eski ve yeni patronlar olarak hareket
eden Britanya İmparatorluğu ile ABD ikilisi, tam anlamıyla egemen olma konumuna
gelmeleriyle birlikte sterlin ve dolar birlikteliği Anglo -Sakson üstünlüğünü
yerleştirmiş, Avrupa Birliğinin parası olarak Euro’nun ortaya çıkması ile
birlikte Mark, Frank, Liret gibi ülke paraları sistem olarak geçersiz bir
duruma getirilmiştir. Rusya, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi büyük devletler
kendi paraları aracılığı ile ticaret yapmaya kalkıştıkları noktalarda dünya
ekonomisinde dolar ve sterlinin üstünlükleri sarsılmaya başlamış ve bundan
yararlanan diğer BRİCS örgütü üyesi devletlerin kendi para birimleri üzerinden
dünya ticaretinde yeni bir düzen kurulmaya çalışılmıştır. Bu aşamada büyük
devletler ile BRİCS üyeleri arasında dolar ve sterlin düzenine karşı mücadele, giderek
tırmanmış ve bu durumda büyük devletler kendi paralarına dayalı ticaretin
geliştirilmesi için çalışırlarken BRİCS, Avrupa Birliği ya da Şangay örgütü
gibi uluslararası ekonomik kuruluşlar üzerinden yeni bir dünya para sistemi
oluşturulması için son yıllarda yoğun çalışmalar yapılmış ama bir türlü bu gibi
girişimlerden sonuç alınamamıştır. Dünya para sistemi üzerinde en önemli
çalışmaları BRİCS üyesi ülkeler yapmış, ABD bu alanda Çin’e karşı İngiltere ve
Hindistan ile ortak hareket ederek yeni para sistemi konusundaki yeni düzen
getirme işini engelleyerek, Dolar’a dayalı kendi sistemini bugüne kadar
korumasını bilmiştir. Hindistan kökenli bir politikacının İngiltere başbakanı
olması, gene Hint asıllı bir savcının da ABD başkan yardımcısı olması tesadüf
değil bir Anglo-Sakson dayanışmasıdır.
Çin’e karşı Anglo-Sakson dayanışmasını öne
çıkartan Büyük Britanya siyaseti ile ABD küresel ekonomik hegemonyasını
korumayı başarırken, BRİCS örgütünün yeni para sistemi çalışmaları devam
etmiştir. Doğunun büyük dev ülkeleri küresel sisteme yeni kutup merkezleri
olarak girerken, Dolar hegemonyasına dayanan Amerikan emperyalizminin para
sistemine karşı, bütün büyük devletler ve kuruluşlar seferber olarak, dünyanın
yeni bir para sistemi üzerinden daha gelişmiş bir ekonomi düzenine
kavuşabilmesi için yoğun çalışmalar yeni dönemde de devam etmiştir. ABD Rusya
ile iş birliğine giderek para sistemini kurtarmaya çalışırken, Hindistan ile
Rusya Avrupa Birliği ile Çin’e karşı ABD tarafından kullanılmıştır. Bu noktada ABD
hem Britanya ile hem de Hindistan ile dayanışma içinde bir Anglo-Sakson birlikteliği
uygulamaya geçerken, Rusya ile de uzaktan paslaşmayı kendi küresel hegemonyası
açısından gerekli görerek, bu doğrultuda uygulamalara öncelik vermiştir. ABD
hegemonyası geçmişin patronları olan Avrupa ülkelerine karşı Londra ve Yeni
Delhi merkezli yeni açılımları gündeme getirirken, yeni farklı uygulamalar
aracılığı ile Çin, Almanya, Fransa’nın eskiden olduğu gibi küresel bir
hegemonya peşinde koşmalarını önleme doğrultusunda, İngiliz ve Hindistan
destekleri ile, Anglo-Sakson dayanışması geçmişten gelen Breton-Woods
antlaşmaları aracılığı yeni yüzyılın ilk dönemlerinde de kullanılmıştır. Son
zirve toplantısının yapıldığı Güney Afrika cumhuriyetinin de eski bir İngiliz
sömürgesi olması da Anglo-Sakson dayanışmasının geçmişten gelen bütün Britanya
imparatorluğu üyesi ülkelerde geçerli olduğunu
açıkça ortaya koymaktadır .Birleşmiş Milletler örgütünde ABD’nin güçlü
konumu yüzünden ,doğu bölgesinin dev ülkelerinin okyanus ötesi Atlantik
emperyalizmine karşı uluslararası alanlarda güçlü bir alternatif yapılanmayı,
bugünün özel koşullarında gündeme getiremedikleri görüldüğü için, ABD ve
ortaklarına karşı alternatif ekonomik ve siyasal alternatiflerin dünya siyasal
sistemine aktarılabilmesi açısından, yeni örgütler ile birlikte farklı örgütlenmelere ihtiyaç duyulduğu artık
kaçınılmaz bir biçimde önem kazanmıştır.
Güney
Afrika zirvesinde alınan kararların çok önemli olması nedeniyle bazı çelişkili
konular öne çıkmış ama bunlar tam olarak önlenememiştir. Özellikle Şii İran ile
Sünni Arabistan’ın aynı çatı altında bir araya gelmesi bugünün koşulları
açısından çok anlamlıdır. Dünya çapında bir emperyalist kuşatma ile karşı
karşıya kalınca mezhep ya da tarikat inançlarının anlamını yitirdiği ve ortak
düşman konumundaki emperyalizme karşı var olabilme mücadelesi ile bağımsızlık
savaşlarının önemi yeniden gündeme gelmektedir. ABD-ÇİN rekabetinde batılı
ülkelerin oluşturduğu alternatif örgütlerin işe yaramadığı son yıllarda giderek
kesinlik kazanınca, batı emperyalizmine karşı güney ve doğu bölgelerinin önde
gelen büyük devletlerinin kurucu olduğu BRİCS zirveleri alternatif
arayışlarının gerçeklik kazanabilmesi açısından yararlı ortamları siyasal
gündeme getirmiştir. Johannesburg zirvesinde üyeliğe alınan önemli ülkelerin
katılımı ile ABD ve Anglo-Sakson ittifakına karşı çıkışlar ve meydan okumaların
önümüzdeki aylarda daha da tırmanarak artması, uluslararası alanda yeni bazı
sarsıntılar ile dünya kamuoyunu rahatsız edici yönlendirmeleri öne çıkarabilir.
ABD yanlısı ya da karşıtı çizgilerde kamplaşma içine sürüklenen devletler bu
alanda gelişmekte olan savaş ve çatışma senaryolarına alet olarak emperyal
planların gerçekleştirilmesi çizgisinde kullanılabileceğinden, uluslararası
alanlarda etkinlikler ve girişimler sırasında çok yönlü değerlendirmelere
yönelerek yeni koşullara uygun düşecek denge politikalarına öncelik ve ağırlık
vermelidirler. Kamplaşma ya da kutuplaşmalar doğrultusunda taraf tutma konumuna
sürüklenebilecek devletler, kendi çıkarları ve bağımsızlıklarının korunabilmesi
açısından dikkatli hareket etmeli ve her türlü emperyalizme karşı çıkarak kendi
varlıklarını sürdürme şansını sonuna kadar kullanabilmelidirler. Büyük
balıkların küçük balıkları yutması gibi senaryoların uluslararası alanda
uygulanması girişimlerine karşı çıkarak, işbirliğini BRİCS çatısı altında
kurumlaştıracak yeni örgüt üyelerinin, Asya ve Afrika kıtalarında anti
emperyalist bazı tepki ve hareketleri öne çıkararak, batı emperyalizminin izin
vermediği doğu ve güney bölgelerinde yeni yapılanmalar oluşturarak, emperyalizme
karşı BRİCS örgütlenmesi ile denge sağlayıcı ve uluslararası alanda tam
anlamıyla dayanışma sağlayıcı açılımların, yeni dönemde yerine getirilmesi dünya düzeni açısından
acilen önem taşımaktadır.
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder